Salincak

LodoS / 23 Ocak 2016 Cumartesi 04:53

yorum (0)

Etiketler: ,



adresi belli anılarımdan çıkarttığın
eski bir kılıçla kestin bileğimi

hiç değilse izi kalmasaydı bana
...

nasıl bir dağ başındayım ki
pusulalar pervane
ve göz gizi görmüyor

ellerin bir kırağı bahçesi gibi.
...

penceredeki güzel günlerden
tanrı'ya sığındım ömrüm boyunca

örümcek ağlarına tırmanıyorum şimdi
...

kendimi kaybettiğim uçurumlara
salıncak kuruyorum şimdi dudaklarından

gülmen gerek.

23 Ocak 16 04.49

Periye Masal - I

LodoS / 26 Eylül 2009 Cumartesi 00:09

yorum (0)

Etiketler: ,



bir açıldım pir açıldım
senin oyunlar oynadığın kıyıdan
çok uzaklara açıldım
kaybettim kendimi bazen
boğuştum rüzgârla ve akıntıyla
güneşten aldım feyzimi
sana doğru kanat açtım
ve kurtuldum sevda denizinde
boğazıma kadar mâhkumiyetten
yine sen vardın sol yanımda
elimdeki son kozumu da oynayacakken
ve sol yanımda sönmeyen bir çarpıntı
bütün bedenime ismini yankılıyorken...

03 Ağustos 2009 03.00

Sevda Bitmisken

LodoS / 28 Temmuz 2009 Salı 00:19

yorum (3)

Etiketler: ,



Dört sene sonra tekrar gördüm seni. Yemekhanenin en son masasında arkadaşlarımla muhabbet ediyordum ki, yanından geçip gittin bu saçı sakalı karışmış divanenin.

Bunca sene sonra seni tekrar kafiyelerle anmak ne güzel... Hatta anabilmek ne güzel! Seninle olmasa da yanındaki arkadaşınla sık sık göz göze geldik birkaç saniye içinde. Demek ki sen de farkettin benim orada olduğumu, ki sordun yanındakine :

- Hâlâ bana mı bakıyor?

Ben ise sadece "Hâlâ..." kısmını duyduğumu sandım.

Oysa bana sorabileceğin çok soru vardı, "Hâlâ..." ile başlayan :

"Hâlâ bana şiir yazıyor musun?"
"Hâlâ yalnız mısın?"
"Hâlâ düşünceli misin?"
"Hâlâ beni gördükçe dalgınlıktan ne yaptığını bilmediğin oluyor mu?"
"Hâlâ tuzsuz yiyemiyor musun önündeki yemeği?"
"Hâlâ beni düşünüyor musun?"
"Hâlâ beni seviyor musun?"
"Hâlâ bana bakıyor musun?"

Hayır, güzelim. Hayır.

Hayır, sana bakmıyorum. Çünkü sen, artık "sen" değilsin ki benim gözümde. İkimizin de tanıdığı çok "sen"ler oldu yıllar boyunca. Belki, hâlâ başka birine bakıyorsun o, masum ve baygın, güzel gözlerinle... Ama sana ne kadar iltifat etsem de, gönlümden söküp aldığın o, değeri pırlantalarla ölçülemez tahtın boşluğu seni her hatırlamak istediğimde canımı acıttı. Ve son isteğin gibi, artık "sen" yoksun, ne hayatımda, ne yüreğimde...

Hatıramda da yoktun ama, niye geçtin ki, bir kez daha gözlerimin önünden? Bu kez, o zamanlar hiç yapmadığım bir şeyi yapıp, ardından koşup yakalamak ve sadece konuşmak istedim, iki eski arkadaş gibi. Ama ne konuşabilirdim ki? Artık ne bir ortak yanımız kaldı, ne de sol yanımızda bir ortaklığımız. Senin sağ omzundaki melek, benim günahlarımı; benim sol omzumdaki melek, senin sevaplarını işliyor deftere, artık...

Ben, en sevdiğim insanı ile ehemmiyetsizliğimle kırmışken, senin peşinden gelmek için atacağım bir adım bile, ihanetten beter olurdu. Atmadım. Satmadım.

Bana bu gerçeği hatırlattın gözlerimin önünden geçerken. Oysa o gün yanıma geldiğinde, sevda bir kuş olup uçmuştu bu yürekten.

Yine de bir kez daha gördüğüme sevindim. Yıllar önce, bir gün gerçekleşeceğini ümit ederek, senin ardından yazdığım gibi :

"Sizi gördüğüme çok sevindim ben;
Böyle tesadüf beklemezdim sizden!
İyi ki geldiniz sevdâ bitmişken..."


24 Temmuz 2009 05.53